24 Mart 2008 Pazartesi

PEYGAMBERLER ŞEHRİ...

HZ.İBRAHİM VE BALIKLI GÖL



Nemrut zulmü ile çevresine korku ve dehşet saçar. Bu dönemde din adamlarına bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. Doğacak çocuklardan birisi onu öldürecektir. Bunu duyan Nemrut o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. İbrahim peygamberin annesi Sara Hatun kaçarak bir mağaraya gizlenir.Çocuğu bu mağarada doğurur,dallardan bir beşik yapar,çocuğu burada bırakıp tekrar döner.Çocuğu bir dişi ceylan emzirir.Aradan zaman geçer askerler İbrahim Peygamber'i mağarada bulurlar. Nemrut'un huzuruna getirirler.Hiç çocuğu olmayan Nemrut ondan hoşlanır ve İbrahim Peygamber'i yanına alıp büyütür.

Nemrut'un zulmü,haksızlığı ve putlara tapışı,halkında putlara tapmaya zorlanışını gören İbrahim Peygamber insanların kendi elleri ile yaptıkları bu putların Allah olmadığını söyler.Halka bu düşüncelerini anlatır.Halk korkudan ağzını açamaz.Nemrut'un evlat edindiği Zeliha ona inanır, ama Nemrut'tan oda çok korkar.Hz.İbrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur.Bir tören günü herkesin törene gittiği an Hz İbrahim sarayın putlar bölümüne girer.Bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne asar. Törenden dönenler endişeye kapılırlar. Nemrut'a haber verirler.Rahipler bunu Hz.İbrahim'in yapabileceğini öne sürerler. Nemrut bir kurulla onu yargılar,Hz.İbrahim Görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omuzunda.Balta kimdeyse bu işi o yapmıştı der. Öfkelenen Nemrut, Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar diye haykırınca Hz. İbrahim İşte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrı ise neden diğerlerini kırmasınâ deyince şaşkınlık geçiren Nemrut ve çevresindekiler İbrahim'in üzerine yürürler.

Nemrut Hz.İbrahim'in yakılmasını emreder. Her taraftan toplanan odunlar Halilürrahman gölü' nün bulunduğu yerde yığılır. Odunlarla kocaman bir dağ meydana gelir. Nemrut'un kalesinin kuzeyindeki iki büyük sütun yaptırılır.(urfa kalesindeki sütunlar = 7 kişi ancak sarabilir bir sütunu) İbrahim (AS) bu sütunlar arasına gerilerek halatla ateşe fırlatılması düşünülür. (Bu sütunlara mancınık denilmektedir.) Zeliha gece gündüz babasına yalvarır. Ama Nemrutun yüreği yumuşamaz. İbrahim (AS) sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır. Odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göl olur. Atılan odunlar balığa dönüşür. Hemen yanı başında küçük bir göl daha vardır. Balıklar yandıkları için üzerinde kara lekeler bulunur. Göle Halilürrahman Gölü adı verilir. Zeliha'nın göz yaşlarından oluşan küçük göle de Zeliha'nın göz yaşları anlamına gelen Aynızelihaâ? adı verilmiştir. Halk inanışlarında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılmaktadır.Bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceğine inanılır




HZ. EYYUP MAKAMI VE KUYUSU

Hz: Eyyub(a.s) Hz. İbrahim'in soyundandır. Viranşehir ilçe merkezine bağlı Eyyub Nebi beldesinde doğmuş ve burada vefat etmiştir. Hz. Eyyub eşi Rahme'nin ve Hz Elyesa'nın türbeleri bu beldededir. Şanlıurfa Viranşehir yolunun 90 km sinden sonra 16 km kuzeydedir.Efsaneye göre Urfa'da yaşayan Eyyub Peygamber çok zengin olup çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Yüce Allah kendisini imtihan etmek için önce mallarını, sonra çocuklarını elinden aldı ve daha sonra kendisine ağır bir hastalık verdi

Günlerce hasta yatağında yattı, vücudunu yaralar ve kurtlar sardı. Tüm bu musibetlere sabır ve şükür gösteren Eyyub Peygamber Cebrail (a.s.)'in getirdiği vahiy gereği ayağını yere vurdu ve yerden su fışkırdı. Bu su ile yıkanan Hz. Eyyub vücudunu kaplayan yaralardan hemen kurtuldu. Daha sonra içtiği bu şifalı su içindeki bütün dertleri de yok etti. Bunun üzerine Allah kendisine hem çocuklarının, hem mallarının iki katını verdi. Bunun için Eyyub Peygamber “ Sabır timsali ” tanınır ve musibete uğramış kimselere “Allah Hz. Eyyub sabrı versin” duasında bulunulur. Eyyub Peygamber'in hastalık çektiği mağara, yıkanarak ve suyundan içerek şifa bulduğu kuyu Şanlıurfa'nın Eyyubiye mahallesinde bulunmaktadır.


Bizans döneminde M.S. 460 yılında Piskopos Nona bu kuyunun suyunun cüzam, fil ve gut hastalıklarını iyileştirdiğini keşfedince buraya bir hastane ve hamam yaptırılmıştır. Yine Bizans döneminde buraya inşa edilen şifacı azizler Cosmas ve Damian manastırlarında kuyunun şifalı sularıyla hastalar tedavi edilmekteydi. 1145 yılında Urfa'yı Haçlılardan alan İslam komutanı İmadeddin Zengi , Eyyub Peygamber kuyusunun şifalı suyu ile yıkanarak romatizma hastalığından kurtul-muştur.

İmadeddin Zengi bu bölgede büyük bir hayır evi yapılması için emir vermiş ve çevredeki tarlaları bu hayır evine vakfetmiştir. Ancak kısa bir süre sonra Zengi'nin ölümü üzerine bu proje gerçekleştirilememiştir. İmadeddin Zengi ayrıca sayıları üçyüzün üzerinde Yahudi ailesini eşleri ve çocukları ile birlikte Urfa'ya getirerek yerleştirmiştir.




Hiç yorum yok: