20 Nisan 2008 Pazar

ÇİLEK


Göz alan o güzel kırmızı rengi,hafif iç bayıltan hoş kokusu ile baharın geldiğini bildiren çok sevilen meyvelerden olan çilek sokaklarda seyyar tezgahlarda,manavlarda yerini aldı.Harika aroması ile bütünleşen tart ,turta,puding, dondurma, reçel, likör,pastaların tam yapma zamanı, taze taze pudra şekerine batırarak yemek ayrı bir damak tadı Sağlık açısından da her meyve gibi çok faydaları uzmanlar tarafından yazılan bir meyve.
...
*Romatizma ve benzeri hastalıkların ilacı olarak biliniyor.

*Bütün salgı bezlerini çalıştırdığı vücuda gençlik ve kuvvet kazandırıyor.

*Çilek bol idrar söktürüyor.Üre asidi ve ürat tuzları birikintilerini,vücutta birikmiş zehirli maddeleri de dışarı atar.Ayrıca çilekte diğer meyvelerde bulunmayan salisilik asit vardır.Bu romatizma ilacının esas maddesidir.Romatizma mafsal iltahabı (Artarit)eklemlerde ürat birikmesi (damla hastalığı),damar sertliği,böbrekte kum taş teşekkülü gibi rahatsızlıkları önler varsa zamanla bunların geçmesini sağlıyor.

*Çilek damarları temizliyor ve vücuttaki fazla suyu atarak yüksek tansiyonu düşürüyor.

*Çilek karaciğerin çalışmasını,safra salgısını artırır.Böylece karaciğer kifayetsizliğini giderir.ve hazma yardım eder.İştah açar.Safra taşını döker.Tekrar olmasını önler.


*Mide ve bağırsakları çalıştırır.Çilek suyu bağırsaklardaki zararlı mikropları öldürür.Onların insanı zehirlemesini önler. Bu suretle çilek pekliği giderir.Bağırsaklardan vücudun (kanın)zehirlenmesini,cildin sivilcelerle dolmasını önler bunları iyi eder.

*Bütün salgı bezlerini ahenkli şekilde çalıştırır.Vücuda gençlik ve kuvvet kazandırır.

*Çileğin içinde bulunan çeşitli asitler diş diplerinde biriken taşları eritir.çilek mevsimi günde 3-4 defa 1fincan taze sıkılmış çilek suyu ile dişler fırçalanmalıdır.

*Yüz boyunda kırışan kısımlara sürülen çilek losyonu tazelik ve pembe bir renk sağlar.bunun için 5-6 tane çilek bezde sıkılır.bir yumurta akı çırpılarak ilave olunur ve tekrar çırpılır ve bu sırada 20 damla gülsuyu ilave edilir,tampon yaparak boyuna sürülür.1 saat içersinde 15 gr yemek sodası konulmuş 1 litre ilik su ile yüz boyun yıkanır.

Kuru Ciltler için Hazırlanışı: Bir avuç taze çilek ezilip yulaf unu ile birlikte karıştırılır. Bir adet yumurta sarısı ile iki çorba kaşığı yoğurt çırpıldıktan sonra çilek hamuruna eklenir. Hazırlanan karışıma güzel bir koku vermek için sanlunya yağı ilavesi ile krem kıvamına gelinceye kadar karıştırılır. Faydaları: Kuru ciltler için besleyici olan çilek kremi; yüz kısmına maske yapılarak uygulanır. Çilek maskesi, aynı zamanda yüzdeki kırışıklıkların kaybolmasını sağlamakta yararlıdır.

*Çocuk ve büyüklerde bağırsak kurtlarını döker bunun için sabah aç karnına bolca çilek yenir.Öğleye kadar başka bir şey yenmez.2-3 gün devam edilir.

*Çileğin kök ve yaprakları da faydalıdır 300gr yaprak ve kök 1 gece ıslatılır.ertesi gün 1 litre suda 20 dakika kaynatılıp çay gibi içilirse mafsal iltihabı damar sertliği tansiyon yüksekliği karında su toplanması böbrek ve mesane rahatsızlıklarında kum taş çok fayda verir hastaların bol terlemesini sağlar bu karaciğerin şişliğini de giderir.

100 gr. çilekte 59 mg. C vitamini, (ki bu oran limondan bile fazla) 1 mg. sodyum, 174 mg. potasyum, 21 mg. kalsiyum var. Kalorisi ise 37. Ancak eğer diyet yapıyorsanız, nasılsa meyvedir, bir şey yapmaz diyerek bol bol da yemeyin. Her şeyde olduğu gibi fazlası zararlı olabiliyor çileğin hazmı zordur.midesi hasta tembel olanlar çileğin suyunu içmeliler.Bu gibi rahatsızlıkları olanlar frenk üzümü ile karıştırarak az miktarlarda yerlerse kolay hazmederler. Cilt hastalığı olanlara kaşıntı yapabilir. Değişik tatlılar üretmeniz de mümkün. Mesela püre haline getirdiğiniz çileği bal ve süzme yoğurtla karıştırabilirsiniz.Çok Güzel turtalar pastalar yaparak da kullanabilirsiniz.BOL BOL YEMENİZ DİLEĞİYLE..............


Kaynak:Dr.Mehmet Göbelez

SİLİFKE ÇİLEĞİ

Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Raporu: Çileğimizde Hormon Yok



Türkiye'de üretilen çileğin yarısı Silifke'de yetiştiriliyor. Hormon iddiaları üzerine Silifke'ye gelen üniversite hocaları çeşitli inceleme ve analizler yaptı. Çilekte kesinlikle hormon bulunmadığını vurgulayan hocalar, büyüklük ve şekil bozukluklarının sıcak, döllenme bozuklukları ve çileğin cinsinden kaynaklandığını ifade etti.
Silifkeli çilek üreticileri, tarlalarını üniversite hocalarına incelettirerek yetiştirdikleri çileklerde hormon olmadığını ispatladı. Çilekteki hormon iddiaları üzerine Çukurova Universitesi Ziraat Fakültesi'nden 5 kişilik bir heyet Silifke'ye gelerek çilekleri inceledi. Bahçe ve Süs Bitkileri Bolüm Başkanı Prof.Dr. Nurettin Kaçka, Prof.Dr. Ahsen Işık Özgüven. Prof.Dr. Işıl Özgüven, Yrd.Doç.Dr, Nurgül Türemiş, ve Yrd. Doç. Dr. Zeliha Barut'tan oluşan heyet, incelemesini tamamladıktan sonra çilekte kesinlikle hormon bulunmadığını açıkladı.

Prof. Dr. Nuretin Kaçka, "30-40 yıldır çilekle uğraşıyorum. Daha önce Türkiye'de 9 bin ton üretilen çilek bugün 130 bin ton civarında. Bunun 60 bin tonu Silifke yöresinde üretiliyor. Kesinlikle söylüyorum çileklerimizde hormon yok. Yeni çıkan çeşitlerde meyveler iri oluyor. Amerika'nın kullandığı Camarosa çilek türünü yetiştiriyoruz. İçinde beyaz şeyler var diye buna hormonlu diyemezsiniz. Son bulgular çileğin kanseri önlediğini gösterdi. Çilek vitamin deposudur. Limonda olmayan C vitamini çilekte vardır" dedi.

Prof.Dr. Ahsen Işık Özgüven ise çilekteki şekil bozukluluklarının hormon kullanılmasından değil, tozlanma ve döllenme bozukluklarından kaynaklandığını söyledi. Dünyada gelişen teknolojinin tarıma etkisinin çok büyük olduğunu belirten Özgüven, 15 yıl önce bir dekar seradan 800 kilogram ile bir ton arasında çilek elde edilirken gelişen teknoloji ile birlikte 6-7 ton ürün alınmaya başlandığını kaydetti.

Prof.Dr. Özgüven, özellikle meyve veren Camorosa türü çileği değerlendirirken, "Bu çilek dünyanın çilek üreticisi ülkelerinin tamamında üretiliyor. Bu çilek kış döneminde yaz şartlarında olduğu gibi üretilirse daha da büyük olabilir. Bu normaldir." dedi. Ziraat Mühendisleri Odası Adana Şube Başkanı Ayhan Barut, "Ülkemizde çilek üretimi 1970’li yıllara dayanıyor. Çilek üretimi ilk yıllarda 9 bin ton civarında idi.
Bugün 35 bin dekarlık alana dikilmekte ve 130 bin ton üretilmektedir. Ekonomiye 110 trilyonluk katkı sağlamaktadır." diye konuştu. Çilek üreticisi Mehmet Yatır ise, 15 yıldır çilek ürettiğini ve tamamını ihraç ettiğini ifade ederek, bugüne kadar yabancı ülkelerden bile böyle bir tepkinin gelmediğini kaydedtti.

Yaltır, şöyle devam etti: "Avrupalılar, çilek aleyhindeki demeçlerden sonra önümüze gazeteleri koyarak ürünlerinizde hormon var diyecek. Biz kendi elimizle kendi ürünlerimizi karalıyoruz." Arkum Belediye Başkanı Mehmet Durmuşlu, "Türkiye’de kimin ne iş yaptığı belli değil, bir spor yazarı çıkıyor binlerce çiftçiyi ilgilendiren bir konu hakkında ahkam kesiyor. Onu da bizim medyamız manşete taşıyor. Bu iş sahalarda düdük çalmaya benzemez." derken Atayurt Belediye Başkanı Kadir Ural, çileklerin hormonsuz olduğunu uzman ziraat mühendisleri nezaretinde ispatladıklarını, buna rağmen seslerini duyuramadıklarına değindi.


Taşucu Belediye Başkanı Emin Güleç, ellerinde hiçbir belge ve bilgi olmadan asılsız haber yapan gazete ve televizyonlar hakkında dava açacaklarını dile getirdi. Atayurt Hal Dernek Başkanı Ali Türer ise "Araştırılmadan yapılan haberler binlerce üreticiyi, ihracatçıyı ve biz hal esnafını perişan etti" şeklinde konuştu. Çilek yetiştirmrnin sanıldığından daha zor ve masraflı olduğunu anlatan üretici Mevlüt Arslan da "Yapılan yanlışlıklar çiftçiyi sorunlarıyla baş başa bırakıyor" dedi. Silifke’de yetiştirilen çilekler İstanbul, Ankara, Bursa, İzmir, Diyarbakır ve G.Antep başta olmak üzere yurdun birçok bölgesine gönderiliyor.

10 Nisan 2008 Perşembe

BU LİMON NASIL SIKILIR? :))


MALUM KOCA BİR KIŞI GERİDE BIRAKTIK; MEVSİM İLKBAHAR....
TABİAT DİRİLİYOR YENİDEN , YİNE...
İŞTE BU UZUN LİMON KARDEŞİ MİSSS GİBİ LİMON ÇİÇEKLERİNİN ARSINDA KEYİF YAPARKEN BULDUM :))
EVE GELDİK BERABER.AMA BEN BU KARDEŞE KIYAMADIM.ZATEN KIYMAK İSTESEMDE NASIL KESİP SIKACAĞIMI KESTİREMEDİM.
HALA BERABERİZ :))
SİZCE KIYMALIMIYIM ONA :((
PAŞLAŞMAK İSTEDİĞİNİZ BİR FİKRİNİZ VARSA BEKLERİM...

6 Nisan 2008 Pazar

PEYGAMBER EFENDİMİZLE(sav)İLGİLİ ANKETE MUTLAKA KATILALIM

CNN hakaretlerle dolu Hz. Muhammed(s.a.v) karikatürünü ankete sundu.Amerika'dan yayın yapan CNN Haber kanalı internet sitesi Hz.Muhammed (s.a.v) karikatürünü ankete açtı.Televizyon internet sitesinden gelen evet ya da hayır oylarına göre bu karikatürü yayınlayıp yayınlamama kararı alacak. Ankete katılalım ve bunu arkadaşlarımıza da duyurarak gereğini yapalım. Bu hepimizin bir vazifesidir. Bunu O'na saygımızın ve sevgimizin bir göstergesi olarak düşünelim ve gerekli cevabı verelim bu sadece bir başlangıçtır. Tepkimiz bence ağır olmalı ki bir daha böyle bir şeye yeltenmesinler. CNN'in internet sitesine asağıdaki adresten ulaşıp oyunuzu kullanabilirsiniz.
http://edition.cnn.com/2006/WORLD/europe/02/02/cartoons.wrap/index.html
buraya girin ve QUICKVOTE yazan yerde [ No ] seçeneğini işaretleyin ve tıklayın. Lütfen tanıdığımız herkese gönderelim.

5 Nisan 2008 Cumartesi

SIKMA


peynirli , patatesli hıımmm ikisini de çok severimm!...bide kıkırtlı sıkma vardır ama bu gizli tadı herkes bilmez.! kuyruk yağı eritilip yağı alınır.geriye kalan kızarmış parçacıklar soğumaya bırakılır.soğuduktan sonra iyice ezilir püre kıvamına getirilir.soğan, maydonoz, karabiber ve tuz ile harmanlanır ve işte ortaya o eşsiz sıkma harcı çıkar . bilmeyenlere denemeyenlere tavsiye eder afiyetler dilerim...
SAC BÖREĞİ

ıspanaklı , kabaklı, çökelekli , semizotu ohh tam zamanı şimdi.şöyyle limon sıkıp afiyetle yicen.
sacta odun ateşiyle pişmişse eğer tadına doyum olmaz.ama şimdi ben sacı nerden bulayım diyenlere de yanmaz tavayı öneririm :))

1 Nisan 2008 Salı

SOBEYE CEVABENN....

sevgili arkadaşım http://www.ilkaycahobiler.blogspot.com/ tarafından sobelendim.biraz gecikmelide olsa sobesine cevaben...

A)afyon:içimde kötü yer etse de , içinde güzellikleri de barındıran şehir...
B)bebek:hayatta sahip olmayı en çok istediğim şey :))
C)canoşum:emine
Ç)çile bülbülüm çile...
D)davul:sesi gerçekten uzaktan hoş geliyorrr!!!
E)erik:hııımmm mevsimide geldi
F)fadik seni seviyor ve özlüyorum
G)gamzedeyim deva bulmam şarkısını mırıldanasım geldi
Ğ)neden bu harfle başlayan bişey yok ya! yoksa bu harf... :))
H)hac:Rabbim bana da nasip eyle
I)ısırgan otu
İ)ismet +5 milyon
J)jelibon:çocukluğumun yumuşak şirin şeyleri.hala da öyle.
K)keten tohumu:sabah akşam bi tatlı kaşığı :)
L)limon çiçeği:bu şehri saran eşsiz bir koku
M)makarna seni çok özledim ah şu dietin gözü körolsunn
N)N2+S+F+E
O)obezite:Allah korusun!
Ö)ölüm:her nefis ölümü tadacaktır!
P)plates:şu günlerde favorim (biraz zor ama!)
R)rafting:çok isterim yapmayı
S)seviyorum demeyi seviyorum
Ş)şekerportakalı yani ben :))
T)takvim:bir yaprak daha gitti ömürden
U)"u" dönüşü yapmak yasaktırrr
Ü)üzümmm
V)vira bismillah
Y)yağmur:ne güzel yağıyor
Z)zaman:her şeyin ilacı

şimdi sıra bendeee.
http://www.kufnoktasi.blogspot.com/
http://www.selmahobi.blogspot.com/
www.womentuana.blogcu.com
http://www.samyeli74.blogspot.com/

SOBEEEE :))

24 Mart 2008 Pazartesi

haftasonu urfadaydım!


Haftasonu urfadaydım.urfanın iki meşhur yemeğini tadmak istedim.bu muhteşem urfa kebabını afiyetle yedim.ama çiğköfte yiyemedim.neymiş lokantaya gelmeden evvel arayıp sipariş verecekmişsin de öyle yapacaklarmış.neymiş şişermiş güzel olmazmış.(saçma!)sen yapmazsan yapma ben urfadan isotumu aldım bak tarifi de veriyom şimdi oturup yapacam.


seviyorum bu nimeti!canı isteyip yapacaklara afiyetler diliyorum...:))



URFA KEBABI




ÇİĞKÖFTE




(Bulgur/kıyma ölçüsü bire 0.75 olmalı. Yani 1 kg bulgura 750 gram kıyma misali. )


MALZEMELER


750 gram Kg İyi Çekilmiş Dana Sırt Kıyma (Yağsız ve Sinirsiz)

1 Kg Esmer Bulgur

4 Y.Kaşığı Ezme Biber Salçası

3 Y.Kaşığı Domates Salçası

2 Adet Domates (Rendelenecek)

1 Adet K.Soğan (Rendelenecek)

6 Diş İyi Dövülmüş Sarmısak
1/2 Taze Soğan (İnce ince doğranacak)

Yarım Bağ Maydonoz

6 Adet Y.Biber

Kıvırcık veya Marul

Pul Biber 1 Yemek Kaşığı

Tuz 2 Yemek Kaşığı

Kimyon 1 Çay Kaşığı

Kırmızı Toz Biber

İSOT 3 yemek kaşığı

Dibi tırtıklı çiğköfte leğeni.

yapılışı

Dibi tırtıklı leğenin içine esmer bulguru koyun. 1 büyükbaş soğanı rendeledikten sonra 15 dakika kadar bulgurla yoğurun. Rendelenmiş domatesi katın ve yoğurmaya devam edin. Sarmısağı katın ve yoğurmaya devam edin. Domates salçasını katın ve yoğurmaya devam edin. Tuz katmadan evvel ezme biber salçasının tadına bakın eğer ezme salçamız tuzlu ise ekstra tuz katmayın.

Böylelikle kıvamı netleşen çiğköftemize kıymayı katın. Yarım saat kadar yoğurun. Bu arada bir veya iki tane yumurta da kırabilirsiniz. İsteğe bağlı. Tatlı tatlı yemenin acı acı çıkarması olur ya, işte o zaman devreye girecektir.Kimyon, kırmızı toz biber, pul biber ve isotu bir su bardağına koyun, içine kaynamış su dökün. Dikkat edin kaynamış su sadece nemlendirecek kadar koyun. Bardağı doldurmayın. Bunu da katın ve biraz daha yoğurun iyice yesin. Daha sonra kıvam mükemmelleşecek ve artık yeşilleri katma zamanı geldi. Maydanoz, yeşil soğan, yeşil biberi katıp yoğurmaya devam edeceğiz ve daha sonra sıkıp sıkıp atacağız tabaklara...

Afiyet OLsun..

PEYGAMBERLER ŞEHRİ...

HZ.İBRAHİM VE BALIKLI GÖL



Nemrut zulmü ile çevresine korku ve dehşet saçar. Bu dönemde din adamlarına bir gece gördüğü rüyayı yorumlatır. Doğacak çocuklardan birisi onu öldürecektir. Bunu duyan Nemrut o yıl doğacak bütün çocukların öldürülmesini emreder. İbrahim peygamberin annesi Sara Hatun kaçarak bir mağaraya gizlenir.Çocuğu bu mağarada doğurur,dallardan bir beşik yapar,çocuğu burada bırakıp tekrar döner.Çocuğu bir dişi ceylan emzirir.Aradan zaman geçer askerler İbrahim Peygamber'i mağarada bulurlar. Nemrut'un huzuruna getirirler.Hiç çocuğu olmayan Nemrut ondan hoşlanır ve İbrahim Peygamber'i yanına alıp büyütür.

Nemrut'un zulmü,haksızlığı ve putlara tapışı,halkında putlara tapmaya zorlanışını gören İbrahim Peygamber insanların kendi elleri ile yaptıkları bu putların Allah olmadığını söyler.Halka bu düşüncelerini anlatır.Halk korkudan ağzını açamaz.Nemrut'un evlat edindiği Zeliha ona inanır, ama Nemrut'tan oda çok korkar.Hz.İbrahim ile Zeliha arasında bir sevgi bağı oluşur.Bir tören günü herkesin törene gittiği an Hz İbrahim sarayın putlar bölümüne girer.Bir baltayla bütün putları parçalar, baltayı da en büyük putun üstüne asar. Törenden dönenler endişeye kapılırlar. Nemrut'a haber verirler.Rahipler bunu Hz.İbrahim'in yapabileceğini öne sürerler. Nemrut bir kurulla onu yargılar,Hz.İbrahim Görüyorsunuz ya işte balta büyük putun omuzunda.Balta kimdeyse bu işi o yapmıştı der. Öfkelenen Nemrut, Bir taş parçası baltayı eline alıp bu işi nasıl yapar diye haykırınca Hz. İbrahim İşte benim anlatmak istediğim de budur. Siz kendi ellerinizle yaptığınız bu taş parçalarından medet umuyor, sizi kötülüklerden korumasını bekliyorsunuz. Tanrı diye ona tapıyor, adak adıyor, başınız daralınca ona koşuyorsunuz. Bu gerçekten tanrı ise neden diğerlerini kırmasınâ deyince şaşkınlık geçiren Nemrut ve çevresindekiler İbrahim'in üzerine yürürler.

Nemrut Hz.İbrahim'in yakılmasını emreder. Her taraftan toplanan odunlar Halilürrahman gölü' nün bulunduğu yerde yığılır. Odunlarla kocaman bir dağ meydana gelir. Nemrut'un kalesinin kuzeyindeki iki büyük sütun yaptırılır.(urfa kalesindeki sütunlar = 7 kişi ancak sarabilir bir sütunu) İbrahim (AS) bu sütunlar arasına gerilerek halatla ateşe fırlatılması düşünülür. (Bu sütunlara mancınık denilmektedir.) Zeliha gece gündüz babasına yalvarır. Ama Nemrutun yüreği yumuşamaz. İbrahim (AS) sütunlar arasına gerilen halattan ateşe fırlatılır. Odun yığınlarının ortasına düşer düşmez ateş yerine burası bir göl olur. Atılan odunlar balığa dönüşür. Hemen yanı başında küçük bir göl daha vardır. Balıklar yandıkları için üzerinde kara lekeler bulunur. Göle Halilürrahman Gölü adı verilir. Zeliha'nın göz yaşlarından oluşan küçük göle de Zeliha'nın göz yaşları anlamına gelen Aynızelihaâ? adı verilmiştir. Halk inanışlarında göl veya göldeki balıklar kutsal sayılmaktadır.Bu balıklara dokunanların öleceği, yada başına bela geleceğine inanılır




HZ. EYYUP MAKAMI VE KUYUSU

Hz: Eyyub(a.s) Hz. İbrahim'in soyundandır. Viranşehir ilçe merkezine bağlı Eyyub Nebi beldesinde doğmuş ve burada vefat etmiştir. Hz. Eyyub eşi Rahme'nin ve Hz Elyesa'nın türbeleri bu beldededir. Şanlıurfa Viranşehir yolunun 90 km sinden sonra 16 km kuzeydedir.Efsaneye göre Urfa'da yaşayan Eyyub Peygamber çok zengin olup çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşıyordu. Yüce Allah kendisini imtihan etmek için önce mallarını, sonra çocuklarını elinden aldı ve daha sonra kendisine ağır bir hastalık verdi

Günlerce hasta yatağında yattı, vücudunu yaralar ve kurtlar sardı. Tüm bu musibetlere sabır ve şükür gösteren Eyyub Peygamber Cebrail (a.s.)'in getirdiği vahiy gereği ayağını yere vurdu ve yerden su fışkırdı. Bu su ile yıkanan Hz. Eyyub vücudunu kaplayan yaralardan hemen kurtuldu. Daha sonra içtiği bu şifalı su içindeki bütün dertleri de yok etti. Bunun üzerine Allah kendisine hem çocuklarının, hem mallarının iki katını verdi. Bunun için Eyyub Peygamber “ Sabır timsali ” tanınır ve musibete uğramış kimselere “Allah Hz. Eyyub sabrı versin” duasında bulunulur. Eyyub Peygamber'in hastalık çektiği mağara, yıkanarak ve suyundan içerek şifa bulduğu kuyu Şanlıurfa'nın Eyyubiye mahallesinde bulunmaktadır.


Bizans döneminde M.S. 460 yılında Piskopos Nona bu kuyunun suyunun cüzam, fil ve gut hastalıklarını iyileştirdiğini keşfedince buraya bir hastane ve hamam yaptırılmıştır. Yine Bizans döneminde buraya inşa edilen şifacı azizler Cosmas ve Damian manastırlarında kuyunun şifalı sularıyla hastalar tedavi edilmekteydi. 1145 yılında Urfa'yı Haçlılardan alan İslam komutanı İmadeddin Zengi , Eyyub Peygamber kuyusunun şifalı suyu ile yıkanarak romatizma hastalığından kurtul-muştur.

İmadeddin Zengi bu bölgede büyük bir hayır evi yapılması için emir vermiş ve çevredeki tarlaları bu hayır evine vakfetmiştir. Ancak kısa bir süre sonra Zengi'nin ölümü üzerine bu proje gerçekleştirilememiştir. İmadeddin Zengi ayrıca sayıları üçyüzün üzerinde Yahudi ailesini eşleri ve çocukları ile birlikte Urfa'ya getirerek yerleştirmiştir.




19 Mart 2008 Çarşamba


MEVLİT KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN



"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ, 107)



İnsanlığın kurtuluşu için gönderilen son ve en büyük peygamber, bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.s.) 571 yılında Kameri aylardan Rebiü'l-evvel ayının 12.gecesi doğmuştur. Milâdî takvime göre ise bu, 571 yılı Nisan ayının yirmisine rastlamaktadır. Bu mübarek geceye "Mevlid Kandili" denir.

O'nun doğduğu çağda dünyanın her tarafında cehalet, zulüm ve ahlâksızlık almış yürümüş, Allah inancı unutulmuş, insanlık korkunç ve karanlık bir duruma düşmüş, dünya yaşanmaz hale gelmişti.

O'nun doğduğu gece, insanlığın kurtuluşu için çok hayırlı ve mübarek bir başlangıçtır.O gecenin sabahı gerçekten de feyizli bir sabahtı. İnsanlık için yepyeni bir gün doğmuş, aydınlık bir devir açılmıştı. Bir fazilet güneşi ve hidâyet meşalesi olan sevgili peygamberimizin gönderilişi, Yüce Allahın bütün insanlara en büyük nimetlerinden birisidir. Bu hususta Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur:

"Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur. Halbuki daha önce onlar apaçık bir sapıklık içinde idiler." (Âl-i İmrân, 164)

Bu gece, müslümanlar arasında yüzyılllardan beri büyük bir coşku ile kutlanmakta, Sevgili Peygamberimiz derin bir saygı ile anılmaktadır. Büyük Türk Alimi Süleyman Çelebi tarafından yazılan ve asıl adı "Vesiletün'necat" olan mevlid kitabı O'nun doğumunu, üstünlüğünü ve mucizelerini en güzel bir şekilde dile getiren değerli bir eserdir.

Peygamberimizin doğum yıldönümlerinde okunan mevlidleri saygı ile dinlemek, O'nun mübarek ruhuna salât ve selâm okumak hiç şüphesiz büyük milletimizin Sevgili Peygamberimize olan engin sevgi ve bağlılığının bir ifadesidir.Bununla beraber, O'nun ahlâk ve fazilet dolu hayatını öğrenmek ve kendimize örnek almak başta gelen görevlerimizdendir. Asıl o zaman O'nun sevgisini ve hoşnutluğunu kazanmış oluruz.

O âlemlerin Rabbinden, "Alemlere rahmet olarak gönderildi." Asırlara sığmayacak inkılapları birkaç sene içerisinde gerçekleştirdi. Evlâtlarını diri diri toprağa gömen babalar O'na ve getirdiği prensiplere iman ettikten sonra mükemmelleştiler, dünyaya insanlık, adalet ve medeniyet rehberi olacak hale geldiler. İnsanlar O'nun tek emriyle, kökü yüzlerce yıl derinde olan alışkanlıklarını bıraktı.

O, yirminci asır insanının yüzyılda yerleştiremediği hakkı, hukuku, adâleti, hürriyeti, demokrasiyi ve insan haklarını bir solukta yerleştirdi. Böylece cehâlet asrı bir saâdet asrı olup, çıktı. Nihayet asır, asırlara taştı. Ve O, çağlar ötesiyle kucaklaştı.

Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed kendisinden önceki peygamberler gibi sadece bir kavme veya millete değil, bütün insanlığa peygamber olarak gönderilmiştir. O'nun diğer peygamberlerden en farklı yönlerinden birisi budur. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulur:

"Biz seni bütün insanlara ancak müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bilmezler."(Sebe, 28)

İnsanlığın her zaman ve mekânda Hz. Peygamber'in tebliğ ettiği ilâhî mesaja ve bu mesajın hayata geçirilmiş şekli olan onun sünnetine ihtiyacı vardır. O'nu örnek almak, Kur'an'a uymaktır. Çünkü Hz. Aişe (r.a.)'nın ifâdesiyle O'nun ahlâkı Kur'an'dı.(Müslim, Misâfirîn, 139). Kur'an-ı Kerim, Peygamberimiz Hz. Muhammed'in inananlar için en güzel örnek olduğunu bildirmekte ve bu hususta şöyle buyurulmaktadır:

"Andolsun, Allah'ın rasûlünde sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar için ve Allah'ı çok ananlar için güzel bir örnek vardır." (Ahzâb, 21)

Bu geceyi nasıl ihya edelim?

Bütün insanlık âlemine bir hidayet tarihi açan ve âlemlere halis ilâhî rahmet olan böyle yüksek şanlı bir Peygamber'in ümmeti olmakla şereflenmiş bulunan biz müminlere ne mutlu! Bu geceyi vesile bilerek, O'na ümmet olmanın şuuruna erebilmek, Bu gecenin manevî zenginliğinden istifâde etmek için en azından bir Tesbih Namazı kılalım, bir de Hatm-i Enbiyâ yapalım. O'na ümmet olan müminlere gevşeklik yakışmaz. Unutmayalım... Alemlere rahmet olarak gönderilen muazzez Peygamberimizin, doğumunu anarken, yalnız mevlid okumak, ilâhîler söylemek ve kandil simidi dağıtmak yeterli değildir, sadece bu geceyi yaşamak yeterli değildir. Yüce Allah'ın sevgisine, hoşnutluğuna ve bağışlamasına ermenin yegâne yolu, Peygamberimizin yolundan gitmektir...

"De ki: Allah'ı seviyorsanız bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve günâhlarınızı bağışlasın..." (Âl-i İmrân, 31)

12 Mart 2008 Çarşamba

teknolojik buluşlar


aerogel

Hava kadar hafif bir madde olan Aerogel bu aralar Internet'te çok bahsediliyor. Bundan yıllar önce havadan hafif bir madde bulunduğunu duymuştum, duyduğum bu olmalı. Havadan sadece 3 kat daha ağır olmasına rağmen bir cam kadar katı ve ağırlığından binlerce kat fazlasını taşıyabilen bir madde. Savunma sanayisinde ve başka yerlerde bu maddeyi sıklıkla görmeye başlayabiliriz. Bir firma küçük bir örneğini 30 Dolara satmaya dahi başlamış. Yani artık ticari bir ürün.Firmanın linki, detaylı olarak Aerogel'in ne olduğunu ve ne kadar dayanıklı olduğunu da anlatıyor.

sigara kutusu


Sigara bırakmak isteyenler için ilginç bir alet olabilir. Bu sigara kutusu sadece belirli aralıklarla açılıyor. Sigara içiyorsanız, farkında olmadan bir paket içmişim demeniz artık kolay değil. Zaten çalışırken bunu demek çok kolay değil fakat haftasonları için ideal olabilir


geniş uçaklar

Worldchanging blogundaki habere göre, gelecekte uçaklar, daha geniş olacak ve sadece belirli şanslı (muhtemelen first class) bir kitle pencereli yere sahip olacak. Diğerleri, yanyana dizilmiş çok daha geniş bir bölümde olacaklar. Yine aynı habere göre 2025'te hayatımıza girecek bu uçakların, 2055'te pazarın üçte birine sahip olacağı öngörülüyor. Plastikten yapılmış ve dolayısıyla daha hafif bu uçakların çok daha az yakıt harcayacağı da söyleniyor. Belki de uçakla uçmanın fiyatları nasıl daha aşağıya inebilir probleminin cevabı bu tip bir çözümde yatıyordur.


akıllı futbol topu

Bu akıllı top içerisindeki entegre chip ile top kale çizgisini geçtiği anda sinyal veriyor. FIFA tarafından test edilen bu top bir sonraki testini Japonya'da başarı ile geçerse 2006'da Almanya'da Dünya Futbol Kupası'nda kullanılma ihtimali var. Artık futbolda bile teknoloji var!


motorsiklet kullanırken arkayı görmek

Motorsiklet kullanırken en zor şeylerden birisi arka tarafı görmektir. Motorsiklet arabadan çok daha fazla sarsıldığından özellikle yan aynalarıyla arkayı görmek çok zordur. Titreşime rağmen görebilseniz dahi görüntü yeterli değildir. Dikiz aynasının olmadığını hatırlatmama gerek yok sanırım. Bunun için, Reevu isimli firma kaskın üzerine yerleştirdiği kamera ile arka tarafı tam olarak görmeye imkan sağlayan bir ürün geliştirmiş. Böylelikle nerdeyse 360 derecelik bir görüş açısına sahip oluyorsunuz

7 Mart 2008 Cuma

lüks değil ihtiyaç

GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ

Gözümüzün görebilmesi için ışık gerekmektedir. Karanlıkta göremeyiz. Görmemizde etkili olan güneş aynı zamanda tenimizin rengini değiştirir, yani cildimize zarar verir. Görme merkezimize görüntüyü getiren güneş ışığı, gözümüzün içindeki merceğin daha erken sertleşerek genç yaşta katarakt ve görme sinirlerinde belli bir zaman sonra tahribata yol açar.

Bu gerçekleri göstermektedir ki; Güneş ışıklarının olumsuz etkisinden kurtulmak için iyi güneş gözlükleri kullanmalıyız. Her ihtiyaç gibi güneş gözlüğümüz de yüzümüzde olduğundan biçimi, materyali, aksesuarları önemlidir. Ayrıca, tenimizin ve saçımızın rengiyle uyumu da gereklidir. Kısacası güneş gözlüğünün görünüşü ve rahatlığı kullanıcıya fazladan moral verecektir. Güneş gözlüğü az da olsa kusurları meydana çıkartmak için değil örtmek için de kullanılmalıdır.

Güneş Gözlüğü öyle bir sektör haline gelmiştir ki; dünyada ürettiği güneş gözlükleri ile meşhur olan markalar vardır: Ray Ban, Persol gibi.

Güneş gözlüğü seçimi:

*Yüzünüz kare ya da kareye yakınsa; kavisli çerçeveler sizin için en uygun olanlardır.
*Uzun bir yüze sahipseniz; çerçeveleriniz yüzünüzü kaplamalıdır. Böylece gözlük yüzünüzü ikiye ayırdığı için normalden daha uzun görünmesini engelleyecektir.
*Yüzünüz yuvarlak ise; Düz ya da açılı çerçeveleri tercih etmenizi tavsiye ederiz.
*Üçgen bir yüze sahipseniz; çerçevelerinizin çizgilerinin düşey olmasına dikkat etmelisiniz.
*Yüzünüz oval ise; Çerçeveleriniz mutlaka yüz büyüklüğüne orantılı olmalıdır.

RAY-BAN
VERSACE PRADA
GUCCİ

EMPARİO ARMANİ
DOLCE GABBANA
CHRİSTİON DİOR


RAY-BAN


Bu modeller elle sitesindeki 2008 gözlük modelleri. 2008 gözlük modası yine geçtiğimiz dönemlerdeki gibi büyük modellerden oluşuyor. Gözlüklerde ufak modeller artık pek kullanılacak gibi görünmüyor. Zaten büyük formdaki gözlüklerin kullanımı da daha rahat. 2008 gözlük modellerinde işlemeler, sworovski taşlar, desenler yer almakta. Bence sade modeller daha kaliteli duruyor. Taşlı ve süslü olan modeller daha klasik duruyor.
Bu güzlük modelleri dünyaca ünlü markalar olan Chanel, Marc Jacobs, Missoni, Ray Ban, DVB by Victoria Beckham, Chloe, Gucci markalarına ait.

3 Mart 2008 Pazartesi

EŞARP ALMANIN ŞİMDİ TAM ZAMANI...

güzel, şık ve kullanışlı bir eşarbım olsun diyorsanız bu modellere mutlaka bakın .üstelik fiyatları indirimli.sezon başında aldığınız fiyatın yarısı değerinde.ihtiyacınız varsa kaçırmayın derim...

PİERRE CARDİN

Su geçirmeyen akıcı bir kumaş, doğanın tüm renkleri ve sezonun ön plana çıkan desenleri ile Pierre Cardın eşarpları, sizi seçkin bir tarzın temsilcisi olmaya davet ediyor.

Tarih boyunca kadın zerafetinin sembolü olan eşarp, Pierre Cardin’in modern yorumuyla yeniden hayatımıza giriyor. Modaya yön veren markalardan Pierre Cardin, klasik bir tarzın çağdaş tasarımlarla harmanlandığı eşarp koleksiyonunu sitil sahibi hanımların beğenisine sunuyor. Pierre Cardin eşarpları, ipeksi dokusu ve doğal dokuma özelliği ile yağmur ve su gibi ıslaklıkları üzerinden tüy gibi atarak şıklığınızı hiçbir şeyin bozmasına izin vermiyor. İleri teknolojinin üstün bir kaliteye dönüştüğü eşarp tasarımlarında; yaz renkleri, görünümü tamamlayan çarpıcı tasarımlar ve farklı kullanım alanları sağlayan çizgiler dikkat çekiyor




AKER EŞARP

Aker Eşarp İpeğin saflığı ve kalitesiyle üretilmektedir.

Eşarp 90x90 cm ebatlarındadır.

Aker Su ve leke tutmaz.

İpeği dünyanın en kaliteli ipeğidir.

Desenleri özgün ve modadır.

Daha parlaktır.

Desenleri nettir.













ARMİNE EŞARP