13 Şubat 2008 Çarşamba

SOMON BALIKLARI

SOMON BALIKLARINDAKİ ŞAŞIRTICI YÖN TAYİN SİSTEMİ


Göç eden canlılar içinde en bilinenlerinden bir tanesi de somon balıklarıdır. Somonlar çoğunlukla yaz sonu veya sonbaharda, akarsularda yumurtlarlar. Kuluçka devresi suyun sıcaklığına göre 60 ile 200 gün arasında değişir. Yavrular kışın sonunda yumurtalardan çıkarlar. Pembe somon balıkları hemen hemen yumurtadan çıkar çıkmaz denize doğru göç etmeye başlar; köpek somonları birkaç hafta beslendikten sonra, kral ve Atlantik somonları ise akarsularda 1 ile 3 yıl arasında değişen gelişim sürelerini tamamladıktan sonra denizlere açılırlar.Genç somon balıkları hayatlarının ilk göçlerinde içinde bulundukları ırmakta akıntı boyunca ilerler; denize doğru yaptıkları bu yolculukta çağlayanlar, kirli sular ve kendilerini avlamak isteyen büyük balıklar gibi türlü tehlikelerle karşı karşıya gelirler. Bunları atlatıp denize ulaşanlar göçlerini tamamlamış olurlar. Denizlerde birkaç yıl geçirdikten sonra iyice gelişip üreme olgunluğuna erişenler hayret verici yeni bir göçe başlar.

Somon Balığının İnanılmaz Yolculuğu Başlıyor


Somonun dönüş yolculuğu sonunda varmak istediği hedef, yumurtadan çıktığı başka bir deyişle dünyaya geldiği yerdir. Bunun nedeni de balıkların yumurtlamak için seçtikleri yerin doğdukları ırmak yatağı olmasıdır. Atlantik somonları söz konusu göçü her sene yinelerken, diğerleri ömürleri boyunca sadece bir kere göç ederler.Bu yolculukta, akıllara durgunluk veren ilk gerçek balığın yol alması gereken mesafenin uzunluğudur. Açık denizlerde seyreden somonların amaçlarına ulaşmaları için binlerce kilometre yüzmeleri gerekmektedir. Örneğin, bir köpek somon balığı sonbahardaki yumurtlama döneminde, Yukon Nehri boyunca 3200 kilometreden fazla yüzer. Bir kırmızı somon 1600 kilometreden daha fazla yol kateder. Dikkat çeken bir diğer nokta somonların yaptıkları ideal zamanlamadır. Bu sayede uzun yolculuklarını tam yumurtlama dönemlerine denk getirecek şekilde planlarlar. Örnek olarak, bir Atlantik somonu günde ortalama 6-7 kilometre yüzerek gideceği yere ulaşır; ilkbaharın sonunda başladığı göçünü sonbahar aylarının sonunda tamamlar.

Balığın çözmesi gereken ilk önemli sorun, gençlik dönemindeki yolculuğunda içinde gezindiği akarsuyun denize dökülen ağzını bulmaktır. Çünkü dönüş yolculuğunda izleyeceği rotayı ona göre belirleyecektir. Hiçbir somon bu konuda hataya düşmez. Kendisinin bir zamanlar denize açıldığı ırmağın ağzını tek bir denemede kolaylıkla bulur. Üstelik bunu harita veya pusula gibi yön bulmasına yardımcı olacak araçlar kullanmadan gerçekleştirir.Akarsuya giren somon büyük bir kararlılıkla akıntıya karşı yüzmeye başlar. Bundan sonraki işi ilk yolculuğuna kıyasla çok daha zordur. Somon balığı hedefine ulaşmak için ırmağın kuvvetli akıntısıyla mücadele eder; su yüzeyinden yaklaşık 4 metre kadar yükseğe sıçrayarak şelale ve çağlayanları aşar. Yolculuk sırasında, üst yüzgecinin su dışında kalmasına neden olacak kadar sığ sulardan geçer. Bu sığ sularda, kendilerini avlamak için bekleyen kuşlar, ayılar ve bir sürü yabani hayvanın tehditleriyle karşılaşır.Nehir boyunca ilerleyen somonun rotasını tespit ederken bazı önemli kararlar alması da gerekir. Karanın oldukça içlerinde, bir ırmağın herhangi bir kolunda dünyaya gelen balık aynı yere ulaşabilmek için nehrin her iki kola ayrılışında doğru tarafa yönelmek zorundadır. Somonlar hayatlarında sadece bir defa geçtikleri yolları şaşırmadan bulur; her defasında kendilerini doğdukları yere götürecek nehir koluna saparlar.Üstesinden gelinmesi gereken güçlükler bu kadarla da sınırlı değildir. Balık, yolculuğu boyunca olağanüstü çaba gösterir, fakat beklenilenin aksine herhangi bir gıda almaz. Yorucu göçü sırasında kendisine gerekecek enerjiyi önceden hatasız bir şekilde hesaplamış ve yakıtını yolculuk öncesinde vücudunda depolamıştır.Deniz ve akarsuların tuz oranı, su sıcaklığı gibi birbirinden farklı özelliklerinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bu noktada karşılaştığımız gerçek şudur: Somonlar bu iki ortama da kusursuz uyum sağlayacak donanıma sahiptirler.Tüm olumsuzluklara ve zorluklara rağmen somon balıkları inanılması güç yolculuklarını başarıyla tamamlar; doğdukları ortamlarda yumurtalarını bırakırlar. Somon nesli de milyonlarca senedir süregelen bu muazzam yolculukla devam eder. Somon balıklarının başarılarının büyüklüğü kıyaslarla daha da iyi anlaşılabilir. Örneğin, bir insanın yardım almadan ve yön gösteren bir araç kullanmadan, belirli bir zaman içinde, binlerce kilometrelik mesafeden doğduğu eve sadece bir kere geçtiği engebeli yollardan hatasız bir şekilde geri dönmesi oldukça az bir ihtimaldir. Ancak somonlar insanlar için imkansız olan bu ihtimali doğar doğmaz başaracak kabiliyette yaratılmışlardır. Allah’ın somon balıklarında yarattığı özel tasarımlar sayesinde bu canlılar binlerce kilometrelik yolu rahatlıkla kat etmektedirler.

Koku Alma Mekanizması

Somon balıklarının bu müthiş yolculuğu nasıl gerçekleştirdiğini anlamak amacıyla Amerika’daki Wisconsin Lake Laboratuvarlarında çeşitli araştırmalar yapılmıştır. Bu araştırmalar somonların yönlerini belirlerken koku alma duyularını kullandıklarını ortaya çıkarmıştır.Somonların iki delikli bir burnu vardır. Su bir delikten girer, diğer delikten çıkar. Bu delikler balığın soluk almasıyla eş zamanlı olarak açılıp kapanacak şekilde tasarlanmıştır. Herhangi bir kokulu madde ihtiva eden su buruna girdiğinde, balığın burnundaki alıcılar kimyasal olarak uyarılır. Bu kimyasal uyarı bir enzim reaksiyonuyla elektrik sinyallerine dönüştürülür ve merkezi sinir sistemine ulaştırılır. Karada yaşayan omurgalı bir canlıda, koku moleküllerinin burundaki mukus tabakada çözülmesiyle koku alma gerçekleşir. Buna karşın balıklarda çözünme gibi bir aşama söz konusu değildir. Çünkü koku zaten suyun içindedir ve çözünür haldedir. Somon balıkları da sahip oldukları bu avantajı değerlendirir; adeta koku alma hissi çok gelişmiş av köpekleri gibi kokuyu kaynağına kadar takip edebilirler.Wisconsin Lake Laboratuvarlarında ilk olarak, balıkların çeşitli kokular arasındaki farklılıkları ne düzeyde algılayabildikleri sorusuna cevap aranmıştır. Bu amaçla özel kanalları olan bir akvaryum tasarlanmış ve her kanala farklı bir bitkinin kokusu şırınga edilmiştir. Deneyde sadece belirli bir kanalı kullanan balıklar ödüllendirilmiş, diğer kanalları kullanan balıklar ise elektrik şokuyla cezalandırılmışlardır. İşlemler 14 ayrı koku kullanılarak tekrarlanmıştır. Deney sonucunda balıkların kısa bir öğrenim sürecinin ardından, her defasında ödüllü kokuyu diğerlerinden ayırabildikleri görülmüştür.

Önemli diğer bir bulgu da üzerinde deney yapılan yavru balıkların 3 yıl sonra bile doğru kokuyu hatasız tespit etmeleri olmuştur.Bilim adamları araştırmanın sonuçlarına dayanarak balıkların insanla kıyaslanamayacak kadar güçlü bir koku alma duyusuna sahip oldukları kanaatine varırlar ve şöyle bir hipotez geliştirirler: “Her akıntının kendine has bir kokusu vardır. Genç somon denize doğru yaptığı ilk yolculuğu sırasında kokuları tek tek hafızasına almaktadır. Dönüş yolculuğunda da hafızasındaki kokuların yardımıyla doğduğu yeri bulmaktadır.” Animal Engineering, Readings from Scientific American with Introductions by Donald Griffin, The Rockefeller Unıversity W. H. Freeman Com., San Francisco, ss.52-55.
Peki gerçekten her akıntının kendine özgü bir kokusu var mıdır? Bunu anlamak için yukarıdaki deney iki ayrı ırmağın suyuyla tekrarlandığında, balıkların bunları ayırt edebildikleri görülmüştür. Koku duyuları hasara uğratılmış somonlar ise deneylerde başarısız olmuşlardır.Bunların ardından araştırmalar bir adım ileri götürülerek balıkların doğal ortamlarında sürdürülmüştür. Washington’daki Issaquah Nehri’nde, özel olarak burunları tıkanmış balıklar gözlem altına alınmıştır. Bu deneyde de koku alma duyularından yoksun bırakılan somonların şaşırdıkları ve yollarını bulamadıkları görülmüştür.Bugüne kadar yapılan araştırmaların sonuçları bir gerçeğe işaret etmektedir: Somon balıklarının koku duyusu insanı hayrete düşürecek bir hassasiyettedir. Bu canlılardaki üstün koku alma sisteminin de yön tespitinde önemli bir rol oynadığı açıktır.

Hiç yorum yok: